23 Ağustos 2012 Perşembe

iç sesler korosu

yüzüme, hayatın anlamını bulmuşum da sana söylemiyormuşum gibi bakıyorsun. hayatın anlamını bulmadım. ama bu hayatın anlamını bilmediğim anlamına belki gelir belki gelmez.

denizde taş kaydırmak kadar boş işlerle uğraştığım oluyor. 

parça parça olmuş bir hatıra ormanı bir bakarsın yeşeriverir birdenbire ve bu garaip ormanın ürkütücülüğü içinde gündüzün rengi kararır, bulutlar gelir, yağan yağmur temizlemekten uzak keder yüklü bir sağanak.. istersem içini karartabilirim böyle.

yahut çın çın şarkı söyler çocuklar, bahçeye kurarken sofrayı. ıslak bir öpücüğü hediye bırakır yanağına acemi biri, silmezsin. siler gibi yapıp yerleştirmezsin. gülümseyen o yanaktaki öpücük neredeyse yaşlı babanın alnına kondurduğu aferim öpücüğüyle eşdeğerdir. kuşlar konar, kuşlar göçer. bir kelimenin anlattığı binlerce hikaye olur kimi zaman. ah sevgili zaman..

kitapların arasına not kağıtları bırakıyorum. kitabı isteyen olduğunda kararsız kalıyorum bir an onları ayırmakta.

dağınık biriyim ezelden. aradığımı buluyorum.

ne zaman hoşuma gitmeyen bir şey görsem, hoşuma gitmeyen o şeyi görebiliyor oluşum hoşuma gitmiyor. onu görebiliyorsam yapabileceğimi de biliyorum. "işte bunu yapan benim." dediğimde kaçışıyor şeytanlar. bazı kelimeleri hiç sevmiyorum.

yollar boyunca gittim. yollar boyunca geldim. yıllar boyunca. boyumca sevincim, üzüntüm boyumca. ancak bu kadarım işte, kendi boyumda.

saatin tiki, saatin takı. 


2 yorum:

Lacivert dedi ki...

Ben bu bloğu takip etmeyi çok seviyorum, sahibi zaman zaman uzun aralar verse de...
Bir de yanlış değilse önceden daha neşeli, daha şen şakrak paylaşımlar vardı gibi...

vedide yalınayak dedi ki...

Teşekkür ederim Lacivert. Malumaliniz şenlik şakraklık gelir geçer şeylerdir. Öyle olmayaydı şenlik olduğunda nasıl şakrak olabilecektik?