yazmıyorum sanma, aslında yazıyorum. ama aklıma yazdıklarımı buraya yazacak vakit bulamıyorum.
bugün mesela, hayatımda ilk defa metrobüse bindim. metrobüste bunu dile getirdiğimde birden 4 kafa bana döndü. ayy dedim içimden. ahan da bir kınadığın daha başına geldi. ölmeye biraz daha yaklaştın.
artık benim hayatım uzay çağında devam ediyor. 2010 diye sene ismi mi olur ya hu? beni alıp 1800'lü senelere koysalar hemen hiç yadırgamadan yaşar giderim, diye düşünürüm hep. 2010, çok garip.
hayatım depar yaptı. yaklaşık iki hafta önce başladığı deparda hız kesmiyor. yalnız bir şey kafamı kurcalıyor. depar bitişe yaklaşıldığında yapılır. yoksa nefesin kesilir. eski bir atletizmci olarak deparın ne zaman yapılması gerektiğini bildiğimi iddia edebilirim. o halde, ya bitişe yaklaştım, ya nefesim kesilecek veya bu depar değil. binbir deri, binbir kılık, binbir hayat tarzından sonra bu bana verilen sürprizlenden biri belki. bilmiyorum. can-baş üstüne.. can-baş üstüne de biraz daha kuvvetli olmalıyım, organize olmalıyım. zamanı kullanmayı öğrenmeliyim falan filan fıstık. fıstık evet. en güzeli.
31 aralığı 1 ocağa bağlayan gece olmak istediğim yerdeydim. bakmak istediğim güzel yüze bakıyordum ve duymak istediğim sesi dinliyordum.
son olarak, yeniden hasta oluyorum.
bi de, şu yazma işini aralara sıkıştırmasam da doğru dürüst cümleler kursam ne iyi olacak değil mi sevgilim? sana söylüyorum, kendime..
7 yorum:
seni takib ediyorum.
hımm, dönüp dönüp arkama bakmama sebep olan o bi çift göz sana ait o zaman?
Ben de takipçinim ..
deparı senden öğrendim, ben de takipçinim,
evet evet, ben de takipçinim.
:) biri bana bloguma yapılan yorumları haber verecek motoru-bildirimi herneyse onu öğretsin de ben de sizin takipçiniz olabileyim. geç kalmayayım böyle. yorum yazılınca hop hemen haberim olsun, ne güzel olur di mi?
aradım taradım buldum öğrendim.
Yorum Gönder