Ulu Tanrım katından kovulduğumdan beri
Çıkarırım yolundan büyük, küçük beşeri.
Daima hür yaşarım yaşadıkça bu küre
Kurtulamaz elime geçirirsem bir kere.
Ne zahidi, hocası ne sofusu, dervişi
Ne papazı, rahibi ne hahamı, keşişi.
Emrimdedir yaşayan her sınıf bayla, bayan
Çünkü: Benim şehveti ta Cennette yaratan.
Yedirerek buğdayı Adem ile Havva’ya
Sürükledim peşimde getirdim bu dünyaya
Nice asırlar geçti, nice elçiler geldi
Ferman-ı hükmümde hep birer birer baş eğdi.
Bütün iklim-i kulûp emrime girmek üzre
Bir an oldu ki: Geldim ölüm ile yüzyüze.
Asırların emektar Şeytanıyım da hâlâ
Görmedim böyle dehşet. Doğmuş meğer Mustafa.
İşitirdim çocukken beni ancak Muhammet
Elindeki Kur’anla mahkum edecek ebed.
Geldi ahır başıma bu korktuğum felaket
Benim oldu düşmanım, O’na eden icabet.
İşte on üç asırdır havfı ile yaşarım
Hiddetimden derime sığmaz coşar taşarım.
Kimin var besmeleden otomatik silahı
Giydiremedim ona ne yaptımsa külâhı
Bu öyle bir silah ki: Ne eskir ne kırılır
Dehşetinden titrer hep, çöker gökler yıkılır.
Herkes sahip olamaz, onu kimse kuramaz
Bu atomun önünde felek bile duramaz.
Alırsa şayet bunu eline ehl-i gurur
Mermi atamaz olur derhal yayı bozulur.
Şaşırdım karşısında bu muazzam kudretin
Benim çün oldu artık yaşamak pek çok çetin.
Bu hal ile süründüm umutsuz hayli müddet
Yine teveccüh etti şükür fakire devlet
Zaman zaman değişti işin tamamen rengi
Artık atılmaz oldu o besmele tüfengi
Yine eskisi gibi çalışmağa başladım
Hacı oldum, Hecaz’da Şeytan’ı da taşladım
Mürayinin, mağrurun yapışıp cüppesinden
Girerim görünmeden gönlünün kubbesinden
O, mescidde ederken tam Allah’ına secde
Ben huriden kevserden sunarım ona müjde.
Mesleğimin ehliyim var mı dünyada eşim?
Bir harika değil mi gönüllere girişim?
Muamelem numaram şahsa göre değişir
Eteğime yapışan cehenneme erişir.
Dizerim yüzbin gönül, bir benliğin ipine
Nefesim değdiği yer hayretmez sahibine.
Kimine gösteririm Bakırköy’ün yolunu
Kimine hep yek gelir, sattırırım çulunu
Meyhanedir yolumun birinci iskelesi
Son karargah hapiste tamamlanır çilesi
Nice zaman böylece dönderdim bu dümeni
Dolaştım bir lâhzada şarkı, garbı, Yemen’i
Her işimde muvaffak oluyordum bermutad
Fakat işin tamamen değişti rengi heyhat
Başladılar beni de taklide insanoğlu
Bana da vacip oldu değiştirmek bu çulu
İlmimin bilmediği, gözümün görmediği
Çoğaldıkça çoğaldı aklımın ermediği
Görür görmez şu atsız giden arabaları
Hayretimden gevşedi hilemin tapaları
Bulutlarla uçuşan, gökler gibi gürleyen
Ejderhayı görünce kaybetmiştim beni ben
Çıkamadım korkumdan havalara günlerce
Fakat şimdi indimde küçüldü oldu serçe
Çok geride bıraktı zaman geldi motoru
Denizlerin dibinden koşup giden vapuru
Kainatın sesini bir sandıktan dinledim
Gayrım bir başka şeytan var sanıp da bönledim.
Mağrıpta söyle, dinle maşrıkta aynı anda
Bilmezdim bu hünerler varmış meğer insanda
Her köşe her bucakta aynı saz aynı ahenk
Bundan sonra benim hiç şeytanlık neme gerek
Kur’an etmiş işaret olacak bunca fenni
Söyleyecek İsa'ya radyo uçakta ninni
Çaldılar gün geçtikçe sanatımı, fendimi
Ben evliyayım sandım yanlarında kendimi
Şeytanlığın modası geçtiğini anladım
Kuru tesellim ancak arsızlığım, inadım
Hele günlerden bir gün uğradım Filorya’ya
Baştan çıkarım diye korktum eyledim haya
Her mayonun içinde saklı nice bin şeytan
İnsanların elinden aman Rabbim el aman
Görünce hayran oldum bu dünya cennetini
Unutturmuş yarınki cennetin nimetini
Şaşırdım, hayretteyim nere gideyim bilmem
Çektiğim sana malum ötesini diyemem
Onlar dinle bilgiyle korundular şerrimden
Ben nasıl korunayım binlerce benzerimden
Bunların cümlesine vakıfsın ya Rabbena
Beni ben mi yarattım? Acı biraz da bana.
Geceleri yatamam gündüz taşra çıkamam
Korkumdan değil, kalbi yüzlerine bakamam.
Değilim şimdi layık bu çok mühim makama
Mesleğimde aczimi ayıplama, kınama.
Kalmadı zerrece hiçbir şeyde istidadım
Artık sulandı beynim tamamiyle bunadım
Bana lüzum kalmadı kendileri başarıyor
Benim bu şeytanlığım hiç ne işe yarıyor.
Çok yoruldum bunca dem tekaüd eyle beni
Çeviremem ben böyle zamanda bu dümeni
Yok, müstehak değilsem emekliliğe şayet
Ben maaşsız razıyım ver işime nihayet.
_____________________________
Ahmed-i Rindi
3 yorum:
Neden elde ettiniz acaba bu tam metini? çok "mazi" olduk birden burada
Neden neden yazmışız acaba, halbuki kastımız "nereden" olacaktı. ah levye, yani klavye
:)
google marifetiyle buldum. biri bir zaman şöyle bir şey demişti: "googleda yoksan, yoksun demektir."
yalnız sadece bir sayfadaydı ve azıcık tashihe ihtiyacı vardı. tashihini yapıp buraya koydum ki, iki sayfada olsun :)
Yorum Gönder