9 Ağustos 2007 Perşembe

huzur

öyle huzurluyum ki.. kendimi "Allahım sana ne diyeceğimi bilemiyorum. çok teşekkür ederim." derken buldum demin. sevgilim ayşe istanbul'a geldi. bunun için her ne kadar seviniyor olsam da bir taraftan da içim burkuluyor. sevgilimin sevgilisi askere gidecek, yeğenlerim babalarından uzakta kalacak, ayşem iki çocuğunun bütün sorumluluğuyla başbaşa.. her nimetin bir külfeti vardır derler ya, o geldi aklıma nedense. nedense diyorum çünkü külfet kısmını idrak edebilsem de henüz nimet kısmını tatmin olacak şekilde bulabilmiş değilim.

bugün bizdelerdi. ayşe ve ayşe ve eşleri ve çocukları. bloguma bakan herhangi biri hayatımın ayşelerden müteşekkil olduğu sonucuna varabilir. olsun varsın. hayatım ayşelerden müteşekkil değilse de ayşeleri bu hayattan çıkarmış olsak yahut hiç girmemiş farzetsek çok şekilsiz bir hal alacağı kesindir.

zehra ve ihsan yavruların fakirhanemizde uyudukları uydurma yataklarını toplayamadım, elim varmadı. sabahleyin kalktığımda onları orada görüp yine mutlu olmak istiyorum. hem bir de zehra'nın yattığı yere başımı koydum, aman ne duyayım.. nazenin zehranın nazlı kokusu.. ihsan'ı evimiz sınırları içinde mümkün olduğunca sarılarak sevdim ve hatta bilmemkaç defa da öptüm. ama zehra.. kıyamadım ki ona.. bunun içindir ki bir müddet başını koymuş oluğu yastığı sevip okşadım. aklıma geldi de, kutsal emanetlerimiz hakkında atıp tutanlar hiç değilse bir sevdiklerinin bir küçük hatırasına da mı rastlayamadılar..

yusuf'la ahmet güreşti. beyler anlamadığım bir dilde sohbet etti, ihsan bebek olmasının getirisi olan küçük vücudunun bütün imtiyazlarını kullanıp her köşeye girdi, zehra -zehra demek yeterli, çiçek o- çiçek gibi durdu, canım ayşelerim de burada oldular..

cümlelerimi bir zamanlar her sabah dokuzda kalkıp takip ettiği winnie the pooh'tan öğrendiği cümleyi bana öğreten ayşemin emanetiyle bitirmek istiyorum: "teşekkürler iyor, beni dünyanın en mutlu pigleti yaptın."

Hiç yorum yok: