2 Kasım 2014 Pazar

hiçten gelen

Buranın unutulmuş olduğuna dair bir hüsnü zannım var. Aklımın mantıklı pıtırcıkları teknolojiye kayıtlı hafızalar sebebiyle bunun pek mümkün olmadığını fısıldıyorsa da duymazdan geleceğim. Kimselerin görmeyeceği yeni bir sayfa tasarlamaya şu an için gücüm yok. Kimselerin görmesinden duyacağım sıkıntı duyacağım vurdumduymazlıktan daha gürültülü değil. Hayırlısı..

Acı ile dökülen gözyaşı ile mutluluk veya coşkunlukla dökülen gözyaşının aynı tatta olmadığını öğrendiğim zaman komik bir çalışma içine girmiştim. Şöyleydi; ne zaman ağlamaya başlasam sağ elimin işaret parmağıyla gözyaşımı alıp ağzıma götürüyordum. Onlarca kez test ettim evet. Üzüntü ile dökülen gözyaşı gerçekten acıydı. Mutluluk veya manevi coşkunluk gözyaşlarının tadıyla kıyaslanamayacak bir tat. Düpedüz acı. Öyle bir acı ki, bir damla gözyaşı bütün gün içinizin yanmasına sebep olabilir. Hiçbir içilen sıvı onun tadını bastıramaz. O iç yanmasıyla baş etmek gerçekten zordur. Zaten ol sebeple bıraktım bunu denemeyi. Kani olmuştum hem.

Şimdi ve bundan önceki birkaç gündür o acı tat var içimde. Hayır ağlamadım veya ağlayıp da tadına bakmadım. Bir fikrim var buna neyin sebep olduğuna dair. Fikirler güzelim fikirler, bir yoncanın yapraklarından daha sağlam değil.

İşte böyle vedideciğim. Sen beni bıraktın, ben seni bırakmadım.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

ben sizi başka birisi sanarak twitterdan takip etmeye başladım ..şu yazınızla takip etmeyi istediğim kişisiniz sanki şaşırdım .

Ferda dedi ki...

ben bakıyorum buraya :) ara ...... ara ;)