28 Ocak 2010 Perşembe

kartopuyla gelen

iki gece önce bu saatlerde ben yine burada aylaklık ederken, camıma vuran darbelerle yerimden kalktım. evimiz ikinci katta olduğu için henüz pencereye varmadan o vurguların kartoplarından geldiğini anlamıştım. anlayamadığım bunu kimin yaptığıydı. bunu yapabilecek 5-6 isim sıralanıverdi aklımda. bu iyi.

kardeşlerim gelmişti. pencereme attıkları kartopları beni hedef almaya başlayınca onları içeri çağırdım. sahlep yapma vaadiyle ikna ettim.

oturduk biraz. haluk bilginer'den şiir bile dinledik.

onlar giderken beni de yanlarında götürdüler. saat üçe çeyrek vardı.

sokağın ilerisindeki yokuşta kayıp, sokağı geçip diğer yokuşta devam ettik. yürüdük yürüdük, gezdik gezdik. aniden kar bastırdı. hiç basılmamış karla doldu ortalık.

aslında her şey çok güzeldi. kızkardeşimin düşüp kafasını şişirmesi dışında.

güzeldi diyorum. belli olmuyor değil mi? hüznüm var biraz. onun içindir.

6 yorum:

M.R.B. dedi ki...

bir de bana sor...

kibrit kutusu dedi ki...

gecmis olsun kiz kardesine (belki ismini soyleme yetkim yoktur diye kod adini kullandim bak).

vedide yalınayak dedi ki...

:) çok fena şişti kızkardeşimin kaşı. yumruk yemiş gibi de gözü morardı. biri bi güzel dövdü sanki, Allah için :)

teşekkür ederiz. geçer inşallah yakında.

vedide yalınayak dedi ki...

mrb, bir de sana sorarsam yanar gülüm keten helvası.

M.R.B. dedi ki...

benim de kardeslerim gelip, camima kartopu atip, "sen de gelir misin?" diye sorsalar, ben huzunlu olmazdim ki. ama tamam, sen keten helvayi yakma, bana da birsey sorma, nasil olsa ben huznumle de mutluyum, mutluyken de huzunluyum...

vedide yalınayak dedi ki...

kardeşlerim gelip camıma kartopu atıp sonra da bana kartopu attıklarında hiç de hüzünlü değildim. o gece dışarı çıktığımızda biri sorsa hüznün tarifini bile yapamayabilirdim. ama başta da belirttiğim gibi o iki -artık üç- gece önceydi. ondan sonra geldi gelen. geldiği gibi de gider.

ben sana sorarım. sorarım on kere yüz kere. sen bir şey demezsin. sonra sormadığım bir anda söyleyiverirsin. hep öyle olur.

ha ne diyordum, ben sana sorarım. ama burdan değil.

ne demiştim, sana sorarsam, yanar gülüm keten helva. öyle bir haldeyim ki bir konuşmaya başlarsak pir konuşuruz ve helvayı karıştırmayı unuturuz.

ne demiştin? kardeşlerini mi özledin? öyle yaparsın. direkt söylemezsin. dolaylarsın. karşındaki bir şey anlar. ama karşındakine öyle şeyler düşündürür öyle anlatırsın ki, kendi düşündü sanar.

ne demiştin, kardeşlerini mi özledin? ben de seni çok özledim.

demiştim ki, bu sömestrde gidelim. sonra en büyük yeğenimden haber geldi, haftasonu oradayız diye. el el üstünde beklemeye başladık. beklememek gerekirmiş.

ne demiştim, beklememek gerekir mi? daha iyi bir telekominikasyon sistemi lazım bize. hiçbiri yetmiyor.

ne diyecektim? sen benim canımsın. mutluluğunu da hüznünü de severim senin. o ikisi arasındakileri ve daha uçlarını da.