15 Ocak 2010 Cuma

çarşamba-perşembe

dün çarşambaydı ve semtimizin pazarı vardı, ama ben gitmedim.
dün bir arkadaşımı çok özlediğimi hissettim, ama onu aramadım.
dün katlanacak çamaşırlarla karşılaştım yine, ister istemez. yine katlamadım.

sabah kalkmadım. akşam da yatmamıştım zaten.

diş doktoruma gittim. eve geldim. oğlumu okuldan aldım. yemek hazırladım. hazırlandım. kapıya gelen arkadaşlarımla beraber karşıya geçtim. hayatımdan memnun oldum. eve geldim. hayatımdan memnun kaldım.

bugünse perşembeydi aslında. ama saat öyle geç oldu ki, bunu söylemeye utanıyorum şimdi.

yemek iki şekilde de yenebilir. biri acele etmektir. ne yediğinin tadını alırsın, ne ondan hayır görürsün. diğeri sakin sakin yemektir. lezzetine vara vara. biraz daha uzun süreceği için insan kısmı olan bizlerin doyma süresi 20 dk'yı da aşacağından yiyip bitirmek, kilo da yapmaz hem. her türlü daha güzel.

hayat da iki şekilde yaşanabiliyor. biri acele ede ede diğeri tadına vara vara.

diğerini daha çok sevdim.

inanır mısınız ben bunu daha bugün farkedebildim.

Hiç yorum yok: