21 Şubat 2009 Cumartesi

sen bana yanlış konuştun


bugün otobüse bindim. benim için enteresan bişey. genellikle dolmuş, taksi, motor, vapur, tren, tramvay ve metro kullanıyorum. otobüsler biraz canımı sıkıyor. biraz da midemi bulandırıyor. -çocukluğumdan beri-


arkadaşım elifeda'nın evine gitmek için kendimle inatlaştım bugün. 20 dk. evimin semtinde, 15 dk. da capitol'ün önünde otobüs beklemek pahasına, otobüse binmeye yine de can attım. nedenini bilmiyorum şimdi, belki sonra anlarım.


eskiden beri genel olarak çocukları sevmem. bazılarını severim. aynı yetişkin insanlarda hissettiğim gibi. belki de daha doğrusu, "bazılarını diğerlerinden ayırarak daha çok severim"dir bu cümlenin. - bu da kendime gösterdiğim iyi niyetimdir-


küçük bi kızla karşılaştım otobüste. en fazla üç yaşında. hımm dedim, değişik bi çocuk, severim ben bunu yeterli vakit olsa. şimdilik sadece göz kırpsam yeter.


babası kızın bacaklarını eliyle bastırmıştı. bacaklar benim tarafımdaydı ve muhtemelen bastırılıyor olmasalardı aynı oğlumun yaptığı gibi sallanacaklardı ahenkle. ama adam sıkı sıkı tutmuştu kızın bacaklarını ve bu yetmiyormuş gibi iki de bir de ikaz ediyordu onu. arada bir benim yüzüme bakıyor olmasaydı bir şey demezdim ama nihayetinde dayanamadım ve "sorun değil değmiyorlar bile" dedim.


kız gözlerime minnetle baktı ama adam bunu görmedi. yüzünü benden çevirip kızına "bak ne diyor duydun mu, bir daha yaparsan seni dövecekmiş" dedi.


küçük kızla gözgöze geldik. hayretle.. kızın üstünde pembe bir eşofman vardı. bu arada adamın omzuna bir kadının yaslanmış uyumakta olduğunu farkettim.
kısa bir müddet adama çıkışmayı düşündüm. bana iftira ettiği için. adamın bu sözlerinin küçük kızın muhayyilesinde nerelere oturacağını, benim ve bana benzeyen insanlar hakkında ileride neler düşüneceğini tarttım. sonra bir şey söylemekten vazgeçtim. adamı kızının önünde küçük düşürmek istemedim. tıka basa dolu otobüste bulacağım ilk aralıkta oradan uzaklaşmayı planladım.

aradan yarım dakika geçti geçmedi, kız babasına hitaben şöyle dedi: "bir daha seninle konuşmıycam."

adam şaşırdı: "ne yaptım ki ben sana? küstün mü?" dedi.

kız konuşmadan başını salladı.

adam yine sordu: "ben ne yaptım ki sana?"

kız bi süre sustu. sonra da şu cevabı verdi: "sen bana yanlış konuştun"


üzülerek arkaya doğru ilerledim. yine de gelip durduğum yerde kocaman harflerle "lütfen arkaya ilerleyiniz" yazıyordu. geri kalan zamanımı petsitinin ne demek olduğunu bilen biri olarak üzerimde hissettiğim radyasyon etkisinin kökeninde herkesin üstünde en az bir cep telefonu olması ve otobüsün haddinden fazla dolu oluşunun buna bağlantılı ve şiddetli tehlikesini düşünmekle geçirdim.

buna rağmen küçük kızın o sözleri söylerkenki ses tonunu ve üzgün yüz ifadesini unutamadım.

2 yorum:

M.R.B. dedi ki...

bazi nadide cicekler batakliklarda yetisiyor. evet, nadir oluyor, ama oluyor... ve nadir olan cok kiymetli oluyor.

vedide yalınayak dedi ki...

... ne desem bilemedim.

Allah o nadide çiçeğe kırılmamak, solmamak nasip etsin..