15 Ocak 2008 Salı

babam anlatmıştı - 2

DOSTLUK

hali vakti yerinde etrafından hürmet gören bir adam varmış. geleni gideni eksik olmazmış. her gelen iltifatlarda bulunur, hediyeler getirir bağlılıklarını ima eden sözler söyler ve bu ziyaretlerini sık sık tekrarlarmış. bir gün oğlu "babacığım ne kadar güzel bir çok dostunuz var." deyince "hayır evladım benim bir tek dostum vardır." diye cevap vermiş. ama oğlu gördüklerini delil sayarak fikrinde ısrarcı olmuş. babası da "öyle mi diyorsun, bakalım.. " demiş.

adam bir gece oğlundan ağıldaki koyunlardan birini kesip bir çuvala koymasını istemiş. buna bir mana veremese de oğul söyleneni yapmış. adam "şimdi bu çuvalı sırtına al, eve geldiğini gördüğün ve dostum olduğunu düşündüğün herkese tek tek git. 'babam bir kabahat işledi, bunu saklamanız için size gönderdi.' de" demiş. oğul çuvalı sırtlamış ve kapı kapı dolaşmaya başlamış. her gittiği kapıdan hemen gönderilmiş. bazıları ne çocuğu ne de babasını tanımadıklarını iddia etmişler. velhasıl çuval sırtında olduğu halde eve geri dönmüş.

babası bir adres vermiş, bir de oraya git demiş. bu adres çocuğun daha önce hiç gitmediği bir yermiş. eve vardığında daha evvel hiç görmediği bir adam açmış kapıyı. geldiği yerin doğruluğunu adama onaylattıktan sonra herkese söylediğini bu adama da tekrarlamış. kapıdaki adam çocuğa önce okkalı bir tokat atmış "senin baban öyle şey yapmaz." demiş. sonra da "çabuk bırak o çuvalı ve defol buradan!"

eve döndüğünde, adam şaşkınlık içindeki oğluna sadece şunu söylemiş: "işte sana dediğim gibi, benim bir tek dostum vardır."

8 yorum:

M.R.B. dedi ki...

"bi kadin evliya varmis, dere kiyisinda kizini bogacakmis."

o hikayeye benzedi bu da :)

isin asli su ki:
cocuk babasinin tek dostunu kucumseyip, kendi dostlarinin coklugu ile ovunur. adam gercek dost ile iyi gun dostu arasindaki farktan bahseder, cocugu anlamaz. adam da koyun-cuval uygulamasini yaptirir ama tek farkla, cocuk ben bir hata ettim deyip dolasir kapilari. cocuk kendi dostlarini dolasir birer birer, her kapidan geri doner. sonra babasinin tek dostuna gider ve adam da "benim dostumun oglu oyle sey yapmaz" der ama cocugu da iceri alir. evin ic avlusunda bir cukur kazar, cuvali oraya gomerler, uzerine de sarimsak ekerler. henuz tokat falan yok, ve senin anlattigin isin buraya kadar olan yerinin "kadin evliya" versiyonu.

sonra cocuk babasina gider, hakikaten babasinin tek dostunun gercek dost oldugunu soyler. Adam dur bakalim der, testimiz daha bitmedi. aradanbiraz zaman gecer, adam ogluna "gidip tek dostuna karsi terbiyesizlik etmesini, kaba ve kotu davranmasini" soyler. eger ki bu davranislar karsisinda da sirri saklamaya devam ederse, o zaman gercek dosttur. cocuk gider, adama karsi hakarete varan konusmalar yapar, bir de tokat patlatir. adam cocuga cevap verir:
"Git babana soyle, biz sarimsak tarlasini oyle bir tokata satmayiz!"

vedide yalınayak dedi ki...

:) anlattığın gibi dinlemiş olsaydım anlattığın gibi anlatırdım. ama demek ki babamız sana farklı bana farklı bir ders vermek istemiş.

M.R.B. dedi ki...

babamdan bir sefer, iki sefer degil, coook dinledim bu hikayeyi, hepsinde de ayniydi.

kaldi ki, zaten meshur bir hikayedir, farkli kaynaklardan da yine ayni sekilde dinler, ayni sekilde okursun.

ve hikayenin vurucu yeri aslinda ustunden kan damlayan cuvalin saklanmasi degil, kavgadan sonra da sirrin korunmaya devam etmesidir.

ve inan bana, ibrahim aleyhisselamin kissasini anlatan kadin da "ben oyle dinledim" demistir kesin :P

vedide yalınayak dedi ki...

bu ısrarını anlamak benim için sanırım mümkün değil. insan kendisinde olmayan şeyleri anlamlandıramaz. yazının başlığının da açık bir şekilde anlattığı gibi hikayenin benim için önemi, onu babamın anlatmış olmasıdır. başka kaynaklardan hikayeler aktaracak olsam buna yetişemem inan ki..

babam bu hikayeyi anlatırken cesedimle birlikte ben oradaydım. kulaklarım ve hafızam da ayrılmamışlardı bizden, beraberdik. ama sen yoktun.

"iman kabullere göredir, delillere göre değil." sen sözlerime inanmak istemedikten sonra buna seni inandıramayacağımı biliyorum. yine de içim burkuluyor, ne kadar değersiz bir mahluk olduğumu bilsem de, sıfatlarım yüzünden, yine de içim burkuluyor, sözlerime itimat etmek için bu kadar isteksiz oluşundan dolayı.

kaldı ki her birinin ayağının tozu olmaya can atacağım sahabe efendilerim uğruna babalarını feda edeceklerini dile getirdikleri efendimizin sözlerini dahi farklı farklı şekillerde nakletmişlerdir. ben kim oluyorum ki?

hatice dedi ki...

farklı farklı da olsa babamdan bu hikayeyi dinlemissiniz, ben hic dinlemedim. gidip sorucam; boyle boyle bi hikaye vardı, nasıldı diye. bana nasıl anlatıcak merak ediyorum.

vurucu yerleri benim icin farklı olsa da guzel hikayeymis abla. babamın muhtemelen bizim evde anlattıgı hikayeyi ancak senin aktarmanla ogrenebildim. yani ben ilk senden duydum, tesekkur ederim.

senden de farklı bi versyonunu duydum abi, sana da tesekkur ederim.

bakarsınız ucuncu bi versyon gelir, onu da ben anlatırım size ;)

vedide yalınayak dedi ki...

:)

ayse dedi ki...

çok güldüm yahu. allah senin, abinin ve babanın hayrınızı versin :)

hatice dedi ki...

gidip sordum babama; anlatayım dedi, anlattı.

sizeyse degisik biseyler soyleyemicem cunku sadece kucuk detay farkları ile ablamın anlattıgının aynını anlattı.

tabii babadan "dinlemek" cok daha tatlı oluyor.