Şehirde yaşıyoruz, dedim. Bitişik nizam, yandaki evin önü mecburen bizim yanımız, dedim. Ama bu dediğiniz galat-ı meşhur gibi dedim, evet doğru değil oraya çöp koymaları fakat yapılacak bir şey yok, bundan vazgeçmeyecekler dedim, komşuma.
Artık orta yaşlı biriyim ve karşımdaki kişiye göre kelimelerimi filtrelemiyorum.
VEDİDE YALINAYAK
19 Nisan 2017 Çarşamba
11 Ocak 2016 Pazartesi
annemi özledim
bu bana ilk defa olmadı, beynimin tozlu naylonla kaplanışı. koşar anneme giderdim, o sebze doğrardı tencereye. Ekmek tahtasını getir, bıçağı mutfağa götür derken iyileştirirdi beni. Şimdi çaylar, kahveler.. Yırtılmıyor laylonum.
23 Ocak 2015 Cuma
Hiç çekiş
Sevgili uzaktan gelir. Uzakları ellerinde yakın getirir. Kulağıma bir çift küpe eder takarım, sevgilim sesiyle gurbet bitirir.
--------
Efkarlandım dedim, efkar ne ki dedi. Bundan önce garaja bagaj, plakaya tabela demişti. Hüzün gibi bir şey dedim. Ben de efkarlandım dedi.
--------
Fotoğraflardan başım döndü. Özlü sözlerden. Nereden geleceği belli olmayan soğuk samimiyet eskizlerinden.
--------
Aile. Saf.
--------
Efkarlandım dedim, efkar ne ki dedi. Bundan önce garaja bagaj, plakaya tabela demişti. Hüzün gibi bir şey dedim. Ben de efkarlandım dedi.
--------
Fotoğraflardan başım döndü. Özlü sözlerden. Nereden geleceği belli olmayan soğuk samimiyet eskizlerinden.
--------
Aile. Saf.
2 Kasım 2014 Pazar
hiçten gelen
Buranın unutulmuş olduğuna dair bir hüsnü zannım var. Aklımın mantıklı pıtırcıkları teknolojiye kayıtlı hafızalar sebebiyle bunun pek mümkün olmadığını fısıldıyorsa da duymazdan geleceğim. Kimselerin görmeyeceği yeni bir sayfa tasarlamaya şu an için gücüm yok. Kimselerin görmesinden duyacağım sıkıntı duyacağım vurdumduymazlıktan daha gürültülü değil. Hayırlısı..
Acı ile dökülen gözyaşı ile mutluluk veya coşkunlukla dökülen gözyaşının aynı tatta olmadığını öğrendiğim zaman komik bir çalışma içine girmiştim. Şöyleydi; ne zaman ağlamaya başlasam sağ elimin işaret parmağıyla gözyaşımı alıp ağzıma götürüyordum. Onlarca kez test ettim evet. Üzüntü ile dökülen gözyaşı gerçekten acıydı. Mutluluk veya manevi coşkunluk gözyaşlarının tadıyla kıyaslanamayacak bir tat. Düpedüz acı. Öyle bir acı ki, bir damla gözyaşı bütün gün içinizin yanmasına sebep olabilir. Hiçbir içilen sıvı onun tadını bastıramaz. O iç yanmasıyla baş etmek gerçekten zordur. Zaten ol sebeple bıraktım bunu denemeyi. Kani olmuştum hem.
Şimdi ve bundan önceki birkaç gündür o acı tat var içimde. Hayır ağlamadım veya ağlayıp da tadına bakmadım. Bir fikrim var buna neyin sebep olduğuna dair. Fikirler güzelim fikirler, bir yoncanın yapraklarından daha sağlam değil.
İşte böyle vedideciğim. Sen beni bıraktın, ben seni bırakmadım.
Acı ile dökülen gözyaşı ile mutluluk veya coşkunlukla dökülen gözyaşının aynı tatta olmadığını öğrendiğim zaman komik bir çalışma içine girmiştim. Şöyleydi; ne zaman ağlamaya başlasam sağ elimin işaret parmağıyla gözyaşımı alıp ağzıma götürüyordum. Onlarca kez test ettim evet. Üzüntü ile dökülen gözyaşı gerçekten acıydı. Mutluluk veya manevi coşkunluk gözyaşlarının tadıyla kıyaslanamayacak bir tat. Düpedüz acı. Öyle bir acı ki, bir damla gözyaşı bütün gün içinizin yanmasına sebep olabilir. Hiçbir içilen sıvı onun tadını bastıramaz. O iç yanmasıyla baş etmek gerçekten zordur. Zaten ol sebeple bıraktım bunu denemeyi. Kani olmuştum hem.
Şimdi ve bundan önceki birkaç gündür o acı tat var içimde. Hayır ağlamadım veya ağlayıp da tadına bakmadım. Bir fikrim var buna neyin sebep olduğuna dair. Fikirler güzelim fikirler, bir yoncanın yapraklarından daha sağlam değil.
İşte böyle vedideciğim. Sen beni bıraktın, ben seni bırakmadım.
6 Haziran 2014 Cuma
kasa - tura
Elektrikler kesildi. Bütün gün de su yoktu zaten. Balkona çıktım şimdi. Süsünü püsünü atmış kasaba. Bildiğin köy karanlığı..
Bir süredir bir kasabada yaşıyorum. İstanbul dahilinde ama yine de kasaba. Denizi var, esnafı var, ağacı çiçeği bol. Başka uzak yerlere gitsen için rahat bir şekilde şehir olduğunu bile iddia edebilirsin. Edebilirim.
İstanbul değil.
Bir süredir bir kasabada yaşıyorum. İstanbul dahilinde ama yine de kasaba. Denizi var, esnafı var, ağacı çiçeği bol. Başka uzak yerlere gitsen için rahat bir şekilde şehir olduğunu bile iddia edebilirsin. Edebilirim.
İstanbul değil.
28 Eylül 2013 Cumartesi
tiryaki
insanın kendisini tamamen tanıdığı gün geldiğinde bu belki de öldüğü gün olabilir.
bundan iyisi fikrimce ve inancımca ve hayatımı bağladığım itikadımca, kimilerine göre varoluşunu tamamlamak, hoşuma giden tabiriyle kemale ermek olan tamamlanış, ölmeden evvel ölünen gün olur belki de.
böyle bir kastı olmaksızın insan bu dünyada yaşamaya nasıl devam ve tahammül edebilir, hangi güç onu ittirebilir veyahut çekebilir hiç bilmiyorum. bu benim ilk gençliğimden beridir cevabını bilmediğim bir soru. eski zamanlarda bu bilmeyişi yaşama becerisinde bir eksiklik olarak görüyor idiysem de aslında epey uzun zamandan beri öğrenmeyi istemiyor ve hatta öğrenmekten korkuyorum. çünkü bilebildiğimiz şeylerin hep bir karşılığı bulunur içimizde. bazen yaşayamama sebebiyle çektiğim acıyı bazı anlarda duyacağım yaşama hırsına değişme düşüncesi korkutuyor beni. yaşama becerisinden yoksun olmak yaftasını kendime sevgiyle yapıştırma pahasına bu bilgiden kaçıyorum. bunu öncesi ve sonrası düşünülmüş bir fikir olarak algılamanızı istemem. hayatımda varlığından memnun olduğum ve kabullendiğim şeylerin değişmesinden hoşlanmama, evet bunu benim değişiklikten hoşlanmama eksikliğime verip keyfimize bakabiliriz.
üç gün üst üste içtikten sonra dördüncü gün içmeyişimle başımı ele geçirip ağrı oyunlarıyla kendini hatırlatan sevgili kahve, sevdim seni, buyur geç şöyle otur.
bundan iyisi fikrimce ve inancımca ve hayatımı bağladığım itikadımca, kimilerine göre varoluşunu tamamlamak, hoşuma giden tabiriyle kemale ermek olan tamamlanış, ölmeden evvel ölünen gün olur belki de.
böyle bir kastı olmaksızın insan bu dünyada yaşamaya nasıl devam ve tahammül edebilir, hangi güç onu ittirebilir veyahut çekebilir hiç bilmiyorum. bu benim ilk gençliğimden beridir cevabını bilmediğim bir soru. eski zamanlarda bu bilmeyişi yaşama becerisinde bir eksiklik olarak görüyor idiysem de aslında epey uzun zamandan beri öğrenmeyi istemiyor ve hatta öğrenmekten korkuyorum. çünkü bilebildiğimiz şeylerin hep bir karşılığı bulunur içimizde. bazen yaşayamama sebebiyle çektiğim acıyı bazı anlarda duyacağım yaşama hırsına değişme düşüncesi korkutuyor beni. yaşama becerisinden yoksun olmak yaftasını kendime sevgiyle yapıştırma pahasına bu bilgiden kaçıyorum. bunu öncesi ve sonrası düşünülmüş bir fikir olarak algılamanızı istemem. hayatımda varlığından memnun olduğum ve kabullendiğim şeylerin değişmesinden hoşlanmama, evet bunu benim değişiklikten hoşlanmama eksikliğime verip keyfimize bakabiliriz.
üç gün üst üste içtikten sonra dördüncü gün içmeyişimle başımı ele geçirip ağrı oyunlarıyla kendini hatırlatan sevgili kahve, sevdim seni, buyur geç şöyle otur.
24 Ağustos 2013 Cumartesi
dil
üzüntümü anlatacak kelimeler bulamıyorum. yorgunluğumu. bezmişliğimi anlatamıyorum. hayaller bile zor anlatılırken hayal kırıklıklarını anlatmaya gücüm yetmiyor. bir söylesem bin ah işiteceğimden değil, ahları işitiyorum, konuşamıyorum.
hiçbir dil bilmiyorum bugün.
hiçbir dil bilmiyorum bugün.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)